Gökçen Göksel, antik kentlerde yaptığı araştırmalarla binlerce yıllık oyunları yeniden keşfederek kültürel mirası canlandırıyor. “Oyun Atlası” projesiyle, unutulmuş antik oyunları modern dünya ile buluşturan Göksel, bu çalışmasıyla 2023 yılında Sabancı Vakfı Fark Yaratanı olarak seçildi.
Çocukluk Tutkusundan Evrensel Bir Projeye
Tarih merakı çocukluk yıllarında başlayan Göksel, ailesiyle gezdiği antik kentlerde oynanan oyunlara ilgi duyarak bu alanda uzmanlaştı. Seyahat ve tur işletmeciliği bölümünden mezun olduktan sonra, antik oyunların izini sürerek bu oyunların izlerine tarihi yapıların gölgelerinde rastladı.
5 Bin Yıllık Oyunlar Modern Hayatta
Göksel’in araştırmaları sonucu gün yüzüne çıkan oyunlar arasında “Dokuz Taş”, “Mangala”, “Tavla” ve “Peçiç” gibi oyunlar yer alıyor. Bazıları 5 bin yıllık bir geçmişe sahip bu oyunlar, sadece eğlence değil, aynı zamanda dönemlerin sosyal yapısını ve kültürel kodlarını da taşıyor.
Kültürel Mirasın Yaşayan Taşıyıcısı
“Oyun Atlası” projesi kapsamında düzenlenen atölye çalışmalarıyla hem çocuklar hem de yetişkinler, antik oyunlarla tanışma fırsatı buluyor. Göksel, bu etkinliklerle geçmişin izlerini taşıyan oyunları canlı tutarak, yeni nesillerin tarih ile bağ kurmasına katkı sağlıyor.
Antik Oyuncaklar ve Tarihin Sessiz Tanıkları
İstanbul’daki Dikilitaş ve Ayasofya gibi tarihi mekanlarda bulunan oyun kalıntıları, antik oyunların yaygınlığını gözler önüne seriyor. “Mangala” gibi oyunların izlerine rastlayan Göksel, bu buluntuların, oyunların sadece eğlence amaçlı değil, aynı zamanda toplumsal etkileşim aracı olduğunu da kanıtladığını vurguluyor.
Geleceğin Teminatı: Çocuklar
TÜİK verilerine göre gençlerin kültürel faaliyetlere ilgisinin azalması, Göksel’in projelerinde önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Antik kentlerde düzenlenen atölye çalışmaları sayesinde çocuklar, tarihle iç içe büyüyerek kültürel mirası tanıma fırsatı yakalıyor.
Gökçen Göksel’in çalışmaları, oyunların sadece bir geçmiş kalıntısı olmadığını, aynı zamanda kültürel bir bağ kurma aracı olduğunu gösteriyor. Bu sayede, eski zamanlarda çocukların neyle oynadığı sorusu, sadece bir merak unsuru değil, aynı zamanda bir kültür yolculuğu haline geliyor.