20 Eylül 2024 tarihinde Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesine bağlı Çokak Mahallesi’nde yaşanan skandal olay, çoban Nail Yener’in hayvanlarını otlatırken Melek G. ve kız kardeşi S. G.’nin kendisine içki almasını istemesiyle başladı. Nail Yener’in bu isteği reddetmesi üzerine kardeşler, çobana saldırdı. Bu saldırı anları, cep telefonuyla kaydedilerek skandal bir şekilde sosyal medyada paylaşıldı.
Saldırıya uğrayan çoban Nail Yener’in şikayeti üzerine, kardeşler gözaltına alındı. Andırın Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda Melek G. hakkında “Beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı silahla basit yaralama”, “Birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit, alenen hakaret” suçlarından 11 yıl 10 aya kadar hapis cezası istenirken, olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Seçil G. hakkında ise 7 yıl 11 aya kadar hapis cezası talep edildi. Ancak tahliye kararı ile şahıslar serbest bırakıldı.
Bu karar büyük tepki çekerken, Adalet Bakanlığı olaya müdahale ederek Melek G. ve Seçil G.’nin tutuklandığını açıkladı. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinde çoban Nail Yener’e yapılan saldırıya ilişkin soruşturma sonucunda Melek G. ve Seçil G. tutuklanmıştır” ifadelerine yer verildi.
Olayın ardından toplumda büyük bir infial yaratan bu skandal saldırı, adaletin işleyişine olan güvensizliği bir kez daha gündeme getirdi. Benzer durumların tekrar yaşanmaması ve suçluların adalet önünde hesap vermesi için caydırıcı cezaların verilmesi gerektiği vurgulanırken, toplumun adalet sistemi konusunda duyarlı olması ve benzer olaylara karşı daha duyarlı bir tutum sergilemesi gerektiği belirtildi.
Özellikle kadına şiddetin ve şiddetin her türlüsünün kınandığı bu dönemde, bu tür saldırıların artarak devam etmesi toplumda büyük endişe yaratmaktadır. Bu nedenle, yargı mercilerinden adaletin sağlanması ve suçluların cezalandırılması konusunda daha etkin bir adım atılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Çoban Nail Yener’in yaşadığı bu travmatik olay, sadece kendisi ve ailesi için değil, toplumun geneline yönelik bir güvensizlik duygusu oluşturmuştur. Bu tür saldırıların önlenmesi ve suçluların caydırıcı cezalarla karşı karşıya kalması, toplumun huzur ve güvenliği için oldukça önemlidir.
Sonuç olarak, bu tür saldırıların kabul edilemez olduğu ve suçluların gereken cezayı alması gerektiği açıktır. Toplumun huzur ve güvenliği için, adaletin sağlanması ve suçluların cezalandırılması konusunda daha etkin bir adım atılması gerekmektedir. Bu tür saldırıların önlenmesi ve suçluların adalet önünde hesap vermesi, toplumun huzur ve güvenliği için hayati öneme sahiptir.
