Kadın Cinayetleri Meclis Gündeminde: “Devlet Koruma Mekanizmalarını İşletmiyor”

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından artış gösteren kadın cinayetlerini ve uygulanmayan koruma kararlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı. Çelenk, Adalet, İçişleri ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlıklarına yönelttiği soru önergelerinde, kadınların defalarca dile getirdiği uyarıların dikkate alınmadığını, alınan politik kararların ise erkek şiddetini cesaretlendirdiğini ifade etti.

“İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmek Yaşam Hakkına Müdahaledir”

Sevilay Çelenk, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın yalnızca bir uluslararası anlaşmadan feragat etmek olmadığını, aynı zamanda kadınların yaşam hakkını hiçe sayan bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Bu kararın sadece kadınları değil, ev içi şiddete karşı korunması gereken tüm kırılgan grupları korumasız bıraktığını söyledi.

Eylül Ayında En Az 33 Kadın ve Çocuk Katledildi

Çelenk’in Meclis’te paylaştığı verilere göre, yalnızca 2025 yılının Eylül ayında erkekler tarafından en az 24 kadın ve 9 çocuk hayatını kaybetti. Son beş yılın ilk altı ayına ait kadın cinayeti istatistikleri ise şöyle:

Bu rakamlar, etkin ve işlevsel koruma politikalarının hayata geçirilmesinin ne kadar acil olduğunu ortaya koyuyor.

“Kağıt Üzerinde Kalan Koruma Kararları Hayat Kurtarmıyor”

Çelenk, kadınların yaşam hakkını korumak amacıyla alınan uzaklaştırma ve koruma kararlarının çoğu zaman ya uygulanmadığını ya da yeterince etkin olmadığını dile getirdi. Güvenlik birimlerinin gecikmeli müdahaleleri ve yetersiz risk analizlerinin ölümle sonuçlanan olaylara yol açtığını belirtti.

Gerçek Vakalar, Kağıt Üzerindeki Önlemleri Çürütüyor

Ankara’da boşanma aşamasındaki eşi ve kayınpederi tarafından küçük çocuğunun önünde öldürülen Başak Gürkan Arslan ile Kahramanmaraş’ta üç kez uzaklaştırma kararı aldırmasına rağmen öldürülen Eser Karaca örneklerini hatırlatan Çelenk, koruma tedbirlerinin hayata geçirilememesinin kadınların ölümüne neden olduğunu söyledi.

“Kadın Cinayetleri Sıradan Suçlar Değil, Politik Bir Sorundur”

Kadın cinayetlerinin yalnızca bireysel ya da adli vakalar olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizen Çelenk, bu şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslendiğini ifade etti. Bu nedenle çözümün yalnızca bireylerde değil, kamusal politikaların şekillenmesinde aranması gerektiğini belirtti. “Devletin ilgili tüm kurumları koordineli şekilde harekete geçmekle yükümlüdür” dedi.

Bakanlıklara Şeffaflık Çağrısı

Çelenk, kadınların korunmasına yönelik alınan kararların sonuçlarına dair verilerin kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşılması gerektiğini vurguladı. Üç bakanlığa yönelttiği sorular arasında şunlar yer aldı:

  • Son 10 yılda kaç kadın koruma başvurusu yaptı, bunların kaçı karara bağlandı?

  • Uzaklaştırma kararlarının ihlal oranı nedir ve bu ihlallere ortalama müdahale süresi ne kadar?

  • Koruma kararı altında şiddet gören ya da hayatını kaybeden kadınların sayısı kaçtır?

  • Uzaklaştırma kararlarını ihlal eden erkekler hakkında ne tür yasal işlemler yapıldı?

  • Elektronik kelepçe uygulaması neden yaygınlaştırılmıyor? Bu alanda bir çalışma yürütülüyor mu?

  • Koruma talebi sonuçlanmadan önce şiddete maruz kalan kadınlara dair istatistikler bakanlıkların elinde mevcut mu?

“Kadınlar Katledildikten Sonra Değil, Tehdit Altındayken Korunmalı”

Açıklamasını “Kadın cinayetleri önlenebilir” diyerek tamamlayan Sevilay Çelenk, devletin bu sorumluluktan kaçamayacağını ve kadınların yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlü olduğunu söyledi.

Exit mobile version