Kadın cinayetleri, toplumumuzun kanayan yaralarından biri olarak her geçen gün daha da derinleşiyor. Peki, bu artışın temel sebepleri neler? Gerçekten cezasızlık, faillerin cesaretlenmesine ve kadın cinayetlerinin artmasına yol açıyor mu? Son dönemde yaşanan olaylar ve uzman görüşleri bu soruya çok net bir yanıt veriyor: Evet! Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin artışında en önemli etkenlerden biri, faillere uygulanan yetersiz cezalar ve mevcut yasaların etkili bir şekilde uygulanmaması.
Fatma Şentürk Cinayeti: Bir Kadın Daha Özgürlüğü İçin Katledildi
Geçtiğimiz günlerde Aliağa’da yaşanan trajik bir olay, kadın cinayetlerinin ürkütücü boyutunu bir kez daha gözler önüne serdi. Fatma Şentürk, boşanmak istediği erkek tarafından vahşice katledildi. Kadının yaşam hakkına kasteden bu olay, toplumda büyük bir yankı uyandırırken, Aliağalı kadınlar Demokrasi Meydanı’nda bir araya gelerek şideti protesto etti.
Eylemde konuşan Eren Saran, Fatma Şentürk’ün yaşam hakkına saldırının sadece bireysel bir olay olmadığını, bunun toplumsal bir sorun olduğunu belirtti. “Bir kadın daha, hayatı ve özgürlüğü için verdiği mücadelede katledildi. Bizler, bu vahşeti kabul etmiyoruz,” diyen Saran, şiddetin ve cinayetlerin cezasızlık sebebiyle arttığını vurguladı.
Kadın Cinayetlerinin Artmasındaki Temel Sebep Cezasızlık mı?
Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin büyük bir bölümü, faillerin yeterli ceza almaması nedeniyle artıyor. Hukuki yaptırımlar yeterince caydırıcı olmadığında, suçlular kendilerini güvende hissediyor ve şiddet olaylarının tekrarlanma olasılığı artıyor.
Ayrıca, şiddete uğrayan kadınların korunmaması, adli makamların yeterli önlemi almaması ve koruma tedbirlerinin etkin işlememesi, faillerin cesaretlenmesine sebep oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, nafaka hakkına yönelik saldırılar ve koruma mekanizmalarının yetersizliği de bu durumu daha da kötüleştiriyor.
Erkek Egemen Zihniyet ve Muhafazakâr Politikalar
Eren Saran, kadın cinayetlerinin artışında muhafazakâr politikaların büyük bir rol oynadığını söyledi. “Kadını aile içinde tanımlayan ve onu erkeğe bağımlı kılan politikalar, kadınları şiddetin hedefi haline getiriyor,” diyen Saran, bu zihniyetin kadınların özgürlüğüne ve yaşam hakkına saldırdığını belirtti.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin politik bir sorun olduğunu belirten Saran, mevcut iktidarın kadın haklarına yönelik göz ardı politikalarının bu tablonun oluşmasına katkı sağladığını ifade etti. “Kadın cinayetleri bireysel değil, politik bir sorundur,” diyerek bu gerçeğe dikkat çekti.
Kadınlar Nasıl Korunabilir?
Kadın cinayetlerinin önlenmesi için atılması gereken adımlar şunlardır:
- Caydırıcı Cezalar: Faillere uygulanan yaptırımlar sertleştirilmeli, şiddet eylemleri cezasız kalmamalı.
- 6284 Sayılı Kanunun Etkin Uygulanması: Kadınların koruma altına alınması ve şiddet gören kadınlar için yasal önlemler artırılmalı.
- Kadın Sığınma Evleri: Daha fazla sığınma evi açılmalı, mevcut olanlar geliştirilmeli.
- Kadın Dayanışma Ağlarının Güçlendirilmesi: Kadınların birbirine destek olabileceği dayanışma platformları kurulmalı.
- İstanbul Sözleşmesi’ne Dönülmeli: Kadınları koruyan en önemli uluslararası sözleşmeden çıkılması, kadınları korumasız hale getiriyor. Bu hatadan dönülmelidir.
Kadın Cinayetlerini Durdurabiliriz!
Kadın cinayetlerinin durdurulabilmesi için toplum olarak harekete geçmemiz gerekiyor. Yasaların etkin şekilde uygulanması, cezasızlığın ortadan kaldırılması ve toplumsal bilinçlenme, bu şiddeti sonlandırmak için en kritik adımlar. Her bir kadının yaşam hakkı kutsaldır ve hiç kimsenin buna kastetmeye hakkı yoktur. Kadın cinayetlerinin son bulması için hep birlikte mücadele etmek zorundayız!
