Türkiye’de kadınlar, dünyanın birçok ülkesinde standart kabul edilen en güvenli östrojen tedavisine hâlâ ulaşamıyor. Hamilelik döneminde kolaylıkla temin edilebilen hormon ilaçları, menopozda aynı güvenlik standartlarında mevcut olmadığından, ekonomik durumu elveren kadınlar yurt dışından yüksek fiyatlarla ilaç getirirken, diğerleri tedaviye erişemiyor. Böylece menopoz tedavisi bir sağlık hakkı olmaktan çıkıp sosyoekonomik bir ayrıcalığa dönüşüyor.
Ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte kadınlar, hayatlarının yaklaşık yarısını menopoz döneminde geçiriyor. Dünya genelinde her 10 kadından 7–8’i yaşam kalitesini etkileyen ciddi belirtilerle karşılaşıyor. Menopozal Hormon Tedavisi (MHT) ise sıcak basması, uyku problemleri ve ruh hali değişimlerinin yanı sıra; kemik erimesi, kalp hastalıkları ve bilişsel gerilemeye karşı bilinen en etkili yöntem olarak gösteriliyor.
Uzmanlar, doğru zamanda ve doğru dozla başlanan hormon tedavisinin hem menopoz semptomlarını azalttığını hem de uzun vadede beyin, kalp ve kemik sağlığını koruduğunu vurguluyor.
20 Yıllık Yanlış Anlamanın Sonu mu?
ABD’de geçtiğimiz gün önemli bir adım atıldı. Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr., menopoz ilaçlarındaki “siyah kutu uyarıları”nın kaldırılmasına yönelik sürecin başlatıldığını duyurdu. 2002’de yayımlanan WHI araştırmasının yol açtığı korku dalgası, hormon tedavisini tüm dünyada tartışmalı hale getirmişti. Ancak son yıllardaki kapsamlı araştırmalar, o dönemki verilerin yanlış yorumlandığını ve yöntemsel hatalar bulunduğunu ortaya koydu.
Bu nedenle FDA’in aldığı yeni karar, kadın sağlığında bir “yeniden doğuş” olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’de Neden En Güvenli Östrojen Yok?
Menopoz tedavisinde tablet formundaki hormonlar Türkiye’de bulunuyor ancak pıhtılaşma riski yüksek kadınlar için daha güvenli kabul edilen jel ve yama formundaki biyoeşdeğer östrojen yıllardır piyasada yok.
Avrupa Menopoz ve Andropoz Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. C. Tamer Erel’e göre:
-
Ağızdan alınan östrojen önce karaciğerden geçtiği için bazı yan etkilere yol açabiliyor.
-
Cilt yoluyla uygulanan yama ve jel formlarında bu riskler büyük oranda ortadan kalkıyor.
-
Pıhtılaşma sorunu olan, obezite, diyabet veya tansiyon hastası kadınlar için bu form çok daha güvenli.
Ancak Türkiye’de ilaç firmalarının düşük kâr nedeniyle bu preparatları üretmemesi ya da ithal etmemesi, kadınları riskli tedavilere mahkûm ediyor.
Ekonomik Gücü Olan Tedavi Oluyor, Diğerleri Göz Ardı Ediliyor
Türkiye’de resmi olarak bulunmayan biyoeşdeğer östrojen, bazı kadınlar tarafından yurt dışından getiriliyor veya kayıt dışı şekilde yüksek fiyatlara satılıyor. Bu durum menopoz tedavisini bir eşitsizlik alanına dönüştürüyor.
Öte yandan ruhsatsız şekilde hazırlanan bazı hormon karışımları eczanelerde satılıyor. Fakat bunların biyoyararlanımı ve güvenliği resmi kurumlarca denetlenmediği için uluslararası menopoz dernekleri tarafından önerilmiyor.
Doğurganlığa Ulaşan Hormon Var, Menopozda Yok
İlginç olan; menopoz tedavisinin ikinci bileşeni olan biyoeşdeğer progesteron Türkiye’de uzun yıllardır mevcut. Tüp bebek tedavilerinde ve düşük riski olan gebeliklerde yaygın şekilde kullanılıyor.
Kadın doğum uzmanı Op. Dr. Egemen Koyuncu’ya göre:
-
Rahmi olan kadınların östrojen kullanırken mutlaka progesteron da alması şart.
-
Türkiye’de progesteron ulaşılabilir, ekonomik ve güvenilir durumda.
-
Ama en temel ihtiyaç olan biyoeşdeğer östrojen yok.
Bu tablo, sağlık sisteminin kadına “doğurganlık dönemi boyunca değer verdiğini” ancak menopoz döneminde aynı hassasiyeti göstermediğini düşündürüyor.
İthalat ve Üretim Krizi: Neden Gelmiyor?
Türkiye’de ilaç bulunabilirliği özellikle son yıllarda büyük bir sorun. Bunun iki temel nedeni var:
1. Sabit kur uygulaması
-
İthal ilaçların fiyatlandırılmasında euro kuru 21.67 TL olarak sabitlenmiş durumda.
-
Oysa gerçek euro kuru 49 TL’ye dayanmış durumda.
-
Bu fark nedeniyle birçok firma, ilacı zarar ederek piyasaya sunmak istemiyor.
2. Yerli üretim maliyetleri çok yüksek
-
Hammaddesi yurt dışından geliyor.
-
Üretim bantlarının yenilenmesi ve ruhsat süreçleri maliyetli.
-
Talep düşük olduğu için firmalar bu alana yatırım yapmıyor.
Sonuç olarak: Daha güvenli hormon tedavileri, Türkiye’de yok olmaya mahkûm edilmiş durumda.
Kadın Sağlığında Görmezden Gelinen Bir Dönem
Menopoz, kadınların yaşamının önemli bir dönemini oluşturmasına rağmen sağlık politikalarında yeterince karşılık bulmuyor.
Hamilelikte kolaylıkla ulaşılabilen güvenli hormonlar, menopozda yok sayılıyor.
Bu durum:
-
Sağlık hakkının eşit erişim ilkesine aykırı,
-
Kadın sağlığı politikalarının stratejik eksikliğini gösteren,
-
Toplumsal eşitsizliği derinleştiren bir tablo yaratıyor.
Türkiye’de biyoeşdeğer östrojenin yeniden ruhsatlanarak piyasaya sunulması, milyonlarca kadının yaşam kalitesi için kritik önemde.


