Adana’da yarın başlayacak olan 32’nci Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, Dünya Sineması bölümünde dünya festivallerinden ödüllü filmleri seyirciyle buluşturacak. Festival, 22-28 Eylül tarihleri arasında Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenecek. Cannes, Berlin, Locarno, Karlovy Vary gibi dünya festivallerinden ödüllü filmler, Adana’da izleyicilerle buluşacak.
Kleber Mendonça Filho’nun Cannes’da En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazanan filmi ‘Gizli Ajan’ (The Secret Agent, 2025), Türkiye’de ilk kez Adana Altın Koza’da gösterilecek. Bu sürükleyici siyasi gerilim filmi, 1977 Brezilya’sında askeri diktatörlüğün son yıllarında zulümden kaçmaya çalışan bir eski öğretmenin hikayesine odaklanıyor.
Dardenne Kardeşler’in Cannes’dan En İyi Senaryo ve Ekümenik Jüri Ödülü sahibi filmi ‘Genç Anneler’ (Young Mothers, 2025), Liège’deki bir sığınma evinde yaşayan beş genç annenin hikayesini anlatıyor. Realist bir bakış açısıyla yoksulluk ve aile parçalanmalarıyla mücadele eden kadınların portrelerini beyazperdeye taşıyor.
Katalan yönetmen Carla Simón’un kendi yaşamından esinlenerek yazıp yönettiği ‘Romería’ (2025), genç bir kadının kimlik arayışını konu alıyor. Film, kişisel travma ve kuşaklar arası sessizlik temalarını işlerken amatör kamera görüntülerini rüyamsı sekanslarla harmanlıyor.
Filipinler’in Oscar adayı olan Lav Diaz imzalı ‘Macellan’ (Magellan, 2025), efsanevi kaşif Macellan’ın mitini sorguluyor. Film, sömürgeci şiddeti çarpıcı görsellikle ele alırken Gael García Bernal’ın başarılı performansına da yer veriyor.
Christian Petzold’un ‘Aynalar No: 3, Okyanusta Bir Tekne’ (Mirrors No. 3, 2025) filmi, erkek arkadaşının ölümüne sebep olan kazadan sağ kurtulan bir müzik öğrencisinin yas sürecini anlatıyor. Petzold, insan ilişkilerinin kırılgan doğasını rüya gibi bir anlatımla beyazperdeye taşıyor.
İranlı yönetmen Saeed Roustayi’nin Altın Palmiye adayı filmi ‘Ceza’ (Woman and Child, 2025), dul bir hemşirenin intikamla dolu hikayesini konu alıyor. Film, İran’daki ataerkil düzenin katı gerçekliğini enerjik bir kamera ve güçlü oyunculuklarla açığa çıkarıyor.
Tunuslu yönetmen Erige Sehiri’nin ‘Vadedilmiş Gökyüzü’ (Promised Sky, 2025) adlı filmi, Tunus’un yoksul bir mahallesinde yaşayan üç Fildişi Sahilli kadının hikayesini anlatıyor. Yerinden edilme, göç, dayanışma ve kimlik temalarını insanlıkla yoğrulmuş bir dille perdeye taşıyor.
Festival programında Cannes filmlerinin yanı sıra Berlin, Toronto ve Karlovy Vary’den filmler de yer alıyor. Richard Linklater’ın ‘Mavi Ay’ (Blue Moon, 2025) filmi, Berlin Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Oyuncu ödülü kazanmıştır. Ethan Hawke ve Margaret Qualley’nin başrollerini paylaştığı film, Lorenz Hart’ın yaşamından kesitler sunan bir biyografik komedi-drama olarak dikkat çekiyor.
Jim Sheridan ve David Merriman’ın ‘Yeniden Yaratım’ (Re-Creation, 2025) filmi, Fransız film yapımcısı Sophie Toscan du Plantier’in çözülememiş cinayetini konu alıyor. Adalet, önyargı ve hakikatin doğasını sorgulayan film, kurgusal bir yeniden canlandırma üzerinden izleyicilere çarpıcı bir deneyim sunuyor.
Locarno Film Festivali’nde Altın Leopar için yarışan iki film de dikkat çekiyor. Julian Radlmaier’in ‘Temmuz Hayaletleri’ (Phantoms of July, 2025) ve Naomi Kawase’nin ‘Yakushima İllüzyonu’ (Yakushima’s Illusion, 2025) adlı filmleri, göç, kimlik ve sınıf gibi temaları rüya ile gerçeklik arasında mizahi bir üslupla işlemektedir.
Çekyalı yönetmen Ondrej Provazník’in ‘Kırık Sesler’ (Broken Voices, 2025) adlı filmi, 1990’ların başında Çekoslovakya’da yaşanan bir kız korosu hikayesini anlatmaktadır. Film, hassas ve cesur yorumuyla izleyicilerin dikkatini çekmektedir.
Belgesel tutkunları için de festivalde üç güçlü yapıma yer verilmektedir. Abbas Fahdel’in ‘Yaralı Yurdun Hikayeleri’ (Tales of the Wounded Land, 2025), Lübnan’daki bombardımanların etkilerini belgeliyor. Nishtha Jain ve Akash Basumatari’nin ‘Devrimi Ekip Biçmek’ (Farming the Revolution, 2024) ve Aysun Bademsoy’un ‘Oyun Değiştiriciler’ (Game Changers, 2024) adlı belgeselleri de festivalde gösterilecektir.
