Adana’da yaşayan 27 yaşındaki Zeynep Dalkılıç, aktif ve dopdolu bir hayat sürerken, bir motosiklet kazası tüm yaşamını değiştirdi. 20 Ekim 2020’de 130 kilometre hızla yaptığı kaza sonrası omurilik felci geçiren Zeynep, yaşadığı zorluklara rağmen pes etmedi. Şimdi tekerlekli sandalyesiyle dünyayı geziyor ve ilham veriyor: “Hâlâ yardımsever insanlar var.”
“O Günden Öncesini Unutmak İmkânsız”
Kazanın olduğu gün birçok şeyin üst üste geldiğini belirten Zeynep, ilk kez mont giymediğini, kulaklık taktığını ve kendini iyi hissetmediğini söylüyor. O sırada yağan yağmurla birlikte kontrolden çıkan motosikletiyle refüje çarptıktan sonra başını lamba direğine vurduğunu anlatıyor:
“Direğe çarptığım anda bilincim kapandı. Ne olduğunu anlamadan kendimi yan yolda bulmuşum. Sonra gözümü bir an açtım ve sadece hayatımdaki güzel anlar gözümün önünden geçti. Fiziksel acının ötesinde ruhumda büyük bir çöküntü vardı.”
“İntihar Düşüncesi Her Gün Aklımdaydı”
Zeynep, kazadan sonraki ilk yıl boyunca her gün ölümü düşündüğünü açık yüreklilikle paylaşıyor:
“22 yaşında, güçlü, aktif ve göz önünde biriyken; bir sabah uyanıyorsunuz ve artık bedeninizin çoğunu hissetmiyorsunuz. Tuvalet ihtiyacınızı bile kendi başınıza gideremiyorsunuz. O dönem tedaviyi sadece kendimi öldürebilecek kadar güçlenmek için görüyordum. Ama zamanla karakterim ve inancım bu düşünceleri aşmama yardım etti. Kendime tekrar ayağa kalkacağıma dair söz verdim.”
“İlk Adımı Kıbrıs’ta Attım, Sonrası Geldi”
Zeynep’in seyahat tutkusu çocukluk yıllarına dayanıyor. Kazadan sonra bu hayali bir kenara bıraksa da, kendini yeniden zorlayarak ilk yurtdışı seyahatini 2023’te Kıbrıs’a yaptı.
“Seyahat sırasında çok zorlandım. Henüz güçlü kollarım yoktu, aktif bir sandalyem de. Ama rüzgar yüzüme çarptığında, tekrar yaşadığımı hissettim. Bu bana umut oldu. Sonra Lübnan’a bilet aldım. Ardından başka ülkeler geldi. Artık hayalim, tekerlekli sandalyeyle dünyayı dolaşmak ve ‘imkânsız’ diye bir şeyin olmadığını herkese göstermek.”
“Koşmayı, Tırmanmayı Özlüyorum Ama Vazgeçmedim”
Fiziksel olarak en çok doğada olmayı özlediğini dile getiren Zeynep, “Ormanda yürümek, sahilde koşmak, merdiven inmek bile bir lükse dönüştü. Ama vazgeçmedim” diyor.
Ancak en zorlu kısmın fiziksel değil, duygusal olduğunu belirtiyor:
“İnsanlar sizi değil, sandalyenizi görüyor. Ön yargılarla mücadele ediyorsunuz. Birini tanımak bile zorlaşıyor çünkü insanların bakışları incitici olabiliyor. Ama yaşadıklarım beni daha güçlü biri yaptı.”
“Hayatta En Büyük Dönüm Noktam, Kendimi Sevmeyi Öğrenmem Oldu”
Zeynep, bu süreçte kendini tanıma fırsatı bulduğunu ifade ediyor:
“Kazadan önce dış görünüşüme çok önem verirdim. Ama şimdi anladım ki insanın gerçek değeri içinde saklı. Kendimi sevmeyi, olduğum haliyle kabullenmeyi bu süreçte öğrendim. Seyahatlerim bana bunun yolunu açtı.”
“Annem Artık Destekçim, İnsanlar İlham Alıyor”
Zeynep’in ailesi başlangıçta onun yalnız seyahat etmesinden endişe duymuş. Özellikle annesi bu konuda kaygılıymış.
“İlk başta karşı çıktılar ama şimdi herkes benden ilham alıyor. Annem bile artık ‘Sıradaki ülke neresi?’ diye soruyor. İnsanlar beni arayıp seyahat planı yapıyor. Bu benim için büyük bir mutluluk.”
“İyilik Hâlâ Var”
Zeynep, yolculukları sırasında pek çok insanın yardım elini uzattığını da belirtiyor:
“Bir kaldırımda, bir rampada tanımadığım insanlar hep yanımda oldu. Tanımadığım ablalar tuvalette üstümü toplamama yardım etti. İran’da tanıştığım, görme engelli ama dünyayı gezen bir arkadaşım bana ilham verdi. Evet, kötü insanlar var ama güzel insanlar da hâlâ var.”
.