Bakırköy Kadın Cezaevi’nde Tahliyelerin Engellenmesi Meclis Gündeminde

Afad Başkanı Pehlivan'dan Depremzedelere Acil Yardım Konteyner Ve Nakit Yardım - Yazar Kadın

DEM Parti İstanbul Milletvekili Kezban Konukçu, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan mahpusların tahliyelerinin keyfi gerekçelerle engellendiğini belirterek konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması talebiyle bir dizi soru yönelten Konukçu, yaşanan uygulamaların yaşam ve özgürlük hakkı ihlali anlamına geldiğini vurguladı.

“Siyasi mahpuslar sistematik biçimde içeride tutuluyor”

Konukçu, verdiği soru önergesinde, infaz süresini tamamlamış mahpusların özellikle “iyi hal göstermeme” veya “pişmanlık duymama” gibi öznel ve belirsiz gerekçelerle tahliyelerinin ertelendiğini belirtti. Bu durumun, hem Anayasa’ya hem de uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu kaydetti.

Söz konusu uygulamaların, özellikle siyasi tutuklu ve hükümlü kadın mahpuslara yönelik ayrımcı bir tutumun parçası haline geldiğini dile getiren Konukçu, “Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları, yargının yerine geçerek mahkeme kararlarını geçersiz kılacak şekilde hareket ediyor. Bu da cezaevinde yasal infaz süresini dolduran kişilerin özgürlüklerinin gasp edilmesi anlamına geliyor” dedi.

“İdare ve Gözlem Kurulları yeni bir yargı mekanizmasına mı dönüşüyor?”

Milletvekili Konukçu, tahliyelerin önüne geçmek için kullanılan gerekçelerin çoğunlukla nesnel ve denetlenebilir kriterlerden uzak olduğunu, kararların ise çoğu zaman mahpuslarla birebir görüşme yapılmadan, kalıplaşmış ifadelerle hazırlandığını öne sürdü.

Göz Atın

“‘İyi hal göstermeme’ gibi soyut gerekçelerle tahliyelerin sistematik biçimde engellenmesi, adeta yargının yerine geçen ikinci bir cezalandırma mekanizması yaratıyor. Bu durum hukuk devleti ilkesini ve yargının bağımsızlığını açıkça ihlal etmektedir” ifadelerini kullandı.

“Kadın mahpuslar hukuksuz şekilde ikinci kez cezalandırılıyor”

Bakırköy Kadın Cezaevi’nde infazlarını tamamlamış pek çok mahpusun özgürlüklerine kavuşması gerektiği halde içeride tutulduğunu belirten Konukçu, bu kişilerin ailelerinden ve toplumsal yaşamdan koparıldıklarını, keyfi uygulamaların kadın mahpuslar açısından daha da ağır sonuçlar doğurduğunu dile getirdi.

Konukçu, Adalet Bakanlığı’na yönelttiği sorularla şu konulara açıklık getirilmesini talep etti:

  • Koşullu salıverilme tarihi geldiği halde tahliyesi engellenen mahpus sayısı nedir?

  • İdare ve Gözlem Kurullarının kararlarında kullanılan kriterler nelerdir, bu kriterlerin şeffaflığı nasıl sağlanmaktadır?

  • Kararlarda kullanılan “iyi hal” değerlendirmesi hangi objektif ölçütlere dayanmaktadır?

  • Mahpusların siyasi görüşleri nedeniyle ayrımcılığa uğradığı iddialarına ilişkin Bakanlık tarafından başlatılan bir soruşturma var mıdır?

  • Bu tür kararlar nedeniyle cezaevinde tutulan mahpusların durumu, Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesi uyarınca “kişi hürriyetinden yoksun bırakma” suçu kapsamında değerlendirilecek midir?

“Yargı yetkisi mahkemelere aittir, kurullar değil”

Konukçu’nun açıklamalarında altını çizdiği bir diğer önemli husus ise İdare ve Gözlem Kurullarının, Anayasa’nın 9. maddesine aykırı biçimde hareket ettiğidir. “Yargı yetkisi yalnızca bağımsız ve tarafsız mahkemelere aittir. Ancak bu kurullar, tahliye süreçlerinde yargı kararlarını işlevsiz kılarak yetki gaspı yapmaktadır” diyen Konukçu, Bakanlığı infaz sistemindeki bu keyfi ve hukuksuz uygulamalara karşı ivedi adım atmaya çağırdı.

Benzer Haberler

Bir Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Yazar Kadın ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!