Erbil – Kürdistan Bölgesi’nde kebap sadece damağa hitap eden bir tat değil, aynı zamanda kentin tarihine, kültürüne ve misafirperverliğine dair güçlü bir simge. Erbil sokaklarında yükselen kebap dumanı, artık yalnızca bölge halkını değil, komşu şehirlerden ve ülkelerden gelen ziyaretçileri de cezbediyor.
“Kebap İçin Yola Çıktım”
Yarım milyondan fazla takipçisiyle sosyal medyada geniş kitlelere ulaşan Iraklı içerik üreticisi Riyaz Halef, yalnızca kebap yemek için Bağdat’tan Erbil’e geldiğini söylüyor. Halef, “Ne alışveriş ne de başka bir işim vardı. Sadece o eşsiz tadı yeniden almak için geldim,” diyerek kebabın kendisi için nasıl bir tutkuyu temsil ettiğini vurguluyor.
Rûdaw’a konuşan Halef, “Burada kebap, sadece bir yemek değil; kültürle, dostlukla ve gelenekle örülmüş bir hayat biçimi. Her şiş bir hikâye anlatıyor” ifadelerini kullandı.
Bir Asırlık Lezzetin İzinde
Halef’in uğradığı yerlerden biri, Erbil’in en eski kebap mekânlarından biri olan Hacı Yasin Kebapçısı. Mekânın bugünkü işletmecisi Siwan Yasin, lezzetin sırrını şu sözlerle anlatıyor:
“Kebabımızın farkı, etin seçiminden başlıyor. Hayvanı kendimiz seçer, etini kendimiz işleriz. Hazır ürün kullanmak bizim işimiz değil.”
Yasin, mekânın günümüzde uluslararası bir şöhrete kavuştuğunu da belirtiyor: “Konsolosluk çalışanlarından yabancı şirket personeline kadar geniş bir müşteri portföyümüz var. Her gün onlarca kebap siparişi yurt dışına gidiyor.”
Kebapla Yoğrulmuş Bir Şehir Hafızası
Erbil’de kebabın geçmişi 1918 yılına, Hacı Derweş-i Sineî’ye dayanıyor. O günden bu yana kuyruk yağı ve özel seçilmiş etle hazırlanan kebap, kentin mutfağına imzasını atmış durumda.
Süleymaniye’de de durum farklı değil. 50 yıla yakın süredir kebapçılık yapan Hiwa Medhed, bu kültürün sadece damak değil, aynı zamanda hafıza işi olduğunu söylüyor:
“10 kebap yesen bile doyamazsın. Ama başka yerlerde bir-iki taneden sonra gazoz ararsın. Çünkü o tat, sende kalmaz.”
Medhed, geçmişten bir anıyı da paylaşıyor: “Babam, Şeyh Letîf Hafid’in akrabasıydı. Her gün onun için kebap götürürdüm. O zamanlar kemikli et doğrayarak, 1950’lerin tahtasında kebap yapardı. Her hareket bir özen, her tat bir saygıydı.”
Kebap: Misafire Saygının Tadı
Kürt toplumunda kebap sunumu yalnızca bir ikram değil, aynı zamanda misafire verilen değerin göstergesi. Erbil’de çekilen bir videoda Halef, ustalardan biri olan Kak İbrahim’e dönerek şakayla karışık şöyle diyor:
“Kameranın önünde düşüp bayılsan bile, bu kebabı yemeden kalkamazsın!”
Tahran’dan Bir Ziyaretçinin Yorumu: “Hijyen ve Lezzet Bir Arada”
Tahranlı iş insanı Hüseyin Neccar da kebap deneyiminden etkilenenlerden biri. Ailesiyle pek çok ülke gezdiğini söyleyen Neccar, “Erbil’deki kebaplar hem çok lezzetli hem de çok temiz. Bu düzeyde hijyenle hazırlanmış kebabı çok az yerde gördüm,” diyerek memnuniyetini dile getiriyor.
Bir Şehir, Bir Tat, Bir Kültür
Erbil’de kebap yemek sadece karın doyurmak değil; tarihe, geleneğe ve birlikte yaşam kültürüne bir yolculuk. Kürdistan’ın bu eşsiz tadı, dumanıyla sadece sokağı değil, hafızaları da sarıyor. Her şiş, bir kentin ruhunu taşıyor.