Mardin’de 8 Ayda 3 Kadın Cinayeti, 23 Şüpheli Ölüm: “Artık Fail Yok”

Mardin’de 8 Ayda 3 Kadın Cinayeti, 23 Şüpheli Ölüm “artık Fail Yok” - Yazar Kadın

Mardin’de bu yılın ilk sekiz ayında yaşanan kadın ölümleri, toplumu derinden sarsıyor. Kentte üç kadın cinayeti işlenirken, 23 kadın ise şüpheli biçimde yaşamını yitirdi. Hukukçular ve kadın örgütleri, olayların ardındaki görünmeyen faillere ve etkisiz soruşturmalara dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Muatter (65) ve Leyla Işıktaş (60) kardeşlerin ölümü, bu şüpheli ölümler zincirinin en son halkası oldu. Kardeşlerin ölüm nedeni hâlâ belirsizliğini koruyor; detaylı otopsi sonuçları bekleniyor. Bu vakayla birlikte, Ocak ayından bu yana Mardin’de 26 kadının ölümü kayda geçti. Bu ölümlerden büyük kısmı “intihar” olarak sınıflandırılırken, olayların ardındaki gerçekler ise çoğunlukla açıklığa kavuşmuyor.

“Fail Bile Ortada Yok”

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Seher Acay, kadın ölümlerine dair kaygı verici tabloyu değerlendirdi. Acay’a göre sadece cinayetlerin değil, şüpheli ölümlerin de ciddi oranda arttığı görülüyor:

“Son haftalarda aynı gün içinde üç kadın ölümü bildirildi. Biri açık cinayet, diğer ikisi şüpheli ölüm. Bazı günlerde ise birkaç saat içinde birden fazla kadın ölümü gerçekleşiyor. Bu kadar yoğun ve arka arkaya yaşanan ölümler artık sıradanlaştırılıyor.”

Göz Atın

Acay, daha önce kadın cinayetlerinde faillerin çoğunlukla belirlenebildiğini ve cezalandırılması için mücadele edildiğini hatırlatarak, bugün ise faillerin “izini dahi süremediklerini” belirtiyor:

“Failin izine rastlayamamak, soruşturmaların yetersizliğini ya da faillerin giderek daha profesyonel hareket ettiğini gösteriyor. Artık cezasızlıktan öte, faili bile tespit edemediğimiz bir dönemdeyiz.”

“İntihar Görünümlü Cinayetler”

Avukat Acay, özellikle “intihar” olarak kayıtlara geçen kadın ölümlerinde, olayların arka planının sorgulanmadığını vurguladı. Bu vakaların çoğunda eril şiddetin izlerini görebildiklerini ifade eden Acay:

“Kadınların hayatına dair belirleyici unsurların ihmal edildiğini görüyoruz. İntihar süsü verilmiş vakalar olabilir. Bu yüzden her ölümün detaylıca araştırılması gerekiyor. Kadınların hayatına kasteden zihniyetle yüzleşmeden bu ölümler durdurulamaz.”

Medyanın Sorumluluğu Büyük

Kadın ölümlerine dair yapılan haberlerde kullanılan dilin ve yaklaşımın da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Seher Acay, bazı yayınların dosyaların üzerini örtmeye katkıda bulunduğunu savundu:

“Ölüm nedenleri açıklığa kavuşmadan, ‘kalp krizi’, ‘intihar’ gibi ifadelerle yapılan haberler, kamuoyunu yanlış yönlendiriyor. Medyanın görevi yalnızca bilgilendirme değil, aynı zamanda toplumu harekete geçirecek, sorgulamaya sevk edecek bir bilinç oluşturmaktır.”

Acay, bu olayların bireysel trajediler olarak değil, sistematik bir şiddetin sonucu olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Kadınların yaşam hakkının korunması için toplumsal, hukuki ve siyasi düzeyde daha etkin adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Benzer Haberler

Bir Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Yazar Kadın ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!