Bebek’teki yeni mekânı Noi’de buluştuğumuz Tuğçe Tayfur, hem babası Ferdi Tayfur’u kaybetmenin derin acısını hem de ardından patlak veren miras tartışmalarını ilk kez tüm açıklığıyla anlattı. Ünlü sanatçının kızı, yıllardır hem müzik hem de hayat mücadelesi veriyor. “Ben babamı çok erken yaşta bir efsane olarak değil, bir baba olarak tanıdım. Şimdi ise arkasında kalanlara bakınca içim yanıyor” diyor.
“Sahne benim dünyam, sinemayı hiç düşünmedim”
Tuğçe Tayfur, küçük yaşta müzikle tanıştığını söylüyor:
“Altı yaşında nota ve piyano dersleri almaya başladım. Annem Necla Nazır sinema konusunda çok ısrarcıydı ama ben sahneye âşıktım. Oyunculuk hiç aklıma yatmadı. Şarkı söylemek benim nefes alma biçimim.”
“Babam şarkıcı olmamı istemedi”
“Üniversitedeyken şarkıcı olmak istediğimi söyledim. Babam, ‘Sakın bu sektöre girme, beni hastanelik edersin’ demişti. Müzik dünyasının acımasızlığını iyi biliyordu. Sonra bir gün ‘Of Dağlar’ı rock tarzında yorumlamak istedim. Babam dinleyince ‘Yap bakalım nasıl olacak’ dedi. O an onayını aldım. Hep ‘Arabesk değil, fantezi müzik yapıyorum’ derdi. Bu yüzden ben de hep fantezi müziğin içinde kaldım.”
“Arabeskin Sultanları” projesiyle unutulan kadınları hatırlatıyor
Yeni projesi “Arabeskin Sultanları”, Bergen’den Esengül’e kadar birçok efsane kadını yeniden sahneye taşıyacak:
“Herkes arabeskin ‘babaları’nı bilir ama ‘sultanlarını’ unuttu. Bu projeyle o kadınları genç kuşaklara anlatmak istiyorum. Bu sadece bir konser değil, bir arşiv projesi.”
“Yedi yeğen aldı, beş çocuk dışarıda kaldı”
Tuğçe Tayfur, babasının vefatının ardından yaşanan miras sürecini şöyle özetliyor:
“Babamın tüm mirası yeğenlere geçti, beş çocuğu dışarıda bırakıldı. Hatta yeğenlerin çocuklarına ve gelinlerine bile pay var. Ama biz, öz evlatları, hiçbir şey alamadık. O kadar karmaşık ve kurnazca işler çevrilmiş ki inanılır gibi değil. Şu anda tüm mallara tedbir konuldu, mahkeme süreci devam ediyor.”
Tayfur, vasiyetle ilgili ciddi şüpheleri olduğunu da ekliyor:
“Sürekli aynı doktordan imzalar alınmış, heyet raporu olmadan farklı vasiyetler düzenlenmiş. Hastayken notere götürülüp imza attırıldığı bile konuşuluyor. Tüm bunlar mahkemede ortaya çıkacak.”
“Babama ‘Her şeyi vakıflara bağışla’ demiştim”
“Babam miras konusunda hep endişeliydi. ‘Ben öldükten sonra kavga istemiyorum’ derdi. Ben de ona, ‘Ne varsa vakıflara bağışla, kimseye dert olmasın’ dedim. Aslında bu fikir ona da mantıklı gelmişti ama sonunda işler bambaşka bir yöne gitti.”
“Hamileydim, yanına gidemedim”
Ferdi Tayfur’un son günlerinde yanında olamaması eleştiri konusu olmuştu:
“Hamileliğim riskliydi, doktorum izin vermedi. Babamın hastanede olduğunu duyunca aileye haber gönderdim ama kimse cevap vermedi. Sonra ‘Grip olmuş, abartmayın’ dediler. O yüzden çok rahattım. Ta ki ölüm haberini alıncaya kadar… Ben yine de inanmadım, ‘Yalan haberdir’ dedim. O kadar hazırlıksızdım.”
“Cenazede gerçek yüzleri gördüm”
“Bana babamın hastalığını gizlediler. Benimle iletişim kurmadılar. Cenazede gösterdikleri tavır her şeyi anlattı. O gün yaşananlar aslında bugünkü tabloyu da özetliyor.”
“Ferdi Tayfur filmi asla çekilmeyecek”
“Babam, ‘Ben yaşadım o hayatı, başkası oynayamaz’ derdi. Zaten ‘Şekerci Çırağı’ kitabında her şeyi anlatmıştı. Filmini asla istemezdi. Annemin hayatı için ise onu ikna etmeye çalışıyorum, belki bir gün birlikte yazarız.”
“Muhammet hep özel kalacak”
Eşi Muhammet Aydın’la ilişkisini de samimiyetle anlatıyor:
“Tuğçe Tayfur Store, aslında Muhammet’in bana hediyesiydi. En zor dönemimde yanımdaydı. Belki bir gün yollarımız ayrılır ama o her zaman hayatımda özel bir yer tutacak.”
Tuğçe Tayfur, babasının anısını yaşatmak için 15 Kasım’da, Ferdi Tayfur’un en sevdiği şehir İzmir Alsancak’ta “Ferdi Tayfur 80 Yaşında” konseri düzenleyecek.
“O gün sahnede olacağım, onun şarkılarını hep birlikte söyleyeceğiz. Babamı yaşatmanın en doğru yolu bu.”