Hacel Obası, Anadolu’nun derinliklerinde yatan bir aşk hikayesini konu alan bir türküdür. Bu hikaye, Hacel ve sevdiği adam arasındaki trajik bir aşkı anlatmaktadır. Hacel, sevdiği adamın başka biriyle evlenmesi üzerine büyük bir üzüntü yaşar ve hayatını kaybeder. Türkü, Hacel’in hüzünlü hikayesini ve aşk acısını dile getirirken, aynı zamanda Anadolu’nun folklorik mirasının önemli bir parçası olarak kabul edilir.
Hikaye, Sivas’ın Şarkışla ilçesindeki Gedik Ovası’nda üç kardeşin obalarını kurmasıyla başlar. Bu oba zamanla Hacel Obası olarak anılmaya başlar. Obanın güzeller güzeli kızı Ayşe, burada varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir ve güzelliğiyle dilden dile dolaşır.
Ayşe’ye obanın yiğit delikanlılarından Mustafa gönlünü kaptırır. Mustafa’nın sevgisi karşılıksız değildir; Ayşe de aynı duyguları beslemektedir. İki genç, ailelerinden habersiz gizli buluşmalarla aşklarını büyütürler.
Ancak bu sessiz aşk, Şarkışla’ya okumuş ve görgülü bir asker olan Teğmen Nazım’ın gelmesiyle sarsılır. Teğmen Nazım, bölgedeki insanların hayranlıkla bahsettiği biri olarak Ayşe’yi görür görmez ondan talip olur ve tüm dengeler değişir.
Teğmen Nazım’ın teklifi, Ayşe’yi ve özellikle annesini etkiler. Ayşe’nin, “Mustafa’ya varıp da rezil olacağıma memur karısı olur vezir olurum,” şeklindeki sözleri de bu etkiyle ilişkilendirilir. Ayşe’nin dünyasını değiştiren yeni elbiseler, takılar ve statü hayali, onu Mustafa’dan uzaklaştırır.
Artık Ayşe, Mustafa’yı gördüğünde utanç ve tedirginlik yaşar. Bu durum, Mustafa’yı derinden incitir. Terk edilmenin acısıyla yanan Mustafa, içindeki hüznü Sivas’ın en dokunaklı türkülerinden biri olan Hacel Obası Türküsü’ne dökerek şu dizelerle ifade eder: “Hacel obasını engin mi sandın? Ayağında potini var zengin mi sandın? Her olur olmazı dengin mi sandın? Ay da doldu göremedim yar seni…”
Türkü, Mustafa’nın hüznünü ve sitemini her dizede hissettirir. Ayşe’nin verdiği sözleri unutmasını ve yeni bir hayata adım atmasını eleştirir.