Antidepresan tedavisini sonlandırmak, hem hastalar hem de psikiyatristler için hassas bir süreç olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu sürecin güvenli ve etkili şekilde yönetilmesi için bilimsel olarak desteklenen üç kritik yöntemi paylaştı.
1. Kademeli ve Ultra Yavaş Doz Azaltımı
İlaç bırakmanın en güvenli yolu, ultra yavaş doz azaltımı olarak tanımlanıyor. Geleneksel hızlı kesme yöntemleri, yoksunluk belirtilerine yol açabilir. Oxford Üniversitesi’nden Dr. Joanna Moncrieff, özellikle uzun süreli antidepresan kullanıcılarının, dozlarını aylara hatta bazen bir yıla yayılan çok küçük adımlarla azaltmasının önemine dikkat çekiyor. Harvard Tıp Fakültesi’nden Dr. Michael Craig ise bazı ilaçların kısa yarı ömürleri nedeniyle bireyselleştirilmiş mikro doz ayarlamalarının gerekli olduğunu vurguluyor.
2. Psikoterapinin Sürece Dahil Edilmesi
Antidepresan bırakma yalnızca farmakolojik bir süreç değil, psikolojik bir geçiş dönemi olarak da ele alınıyor. King’s College London’dan Dr. Peter Gordon, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Farkındalık Temelli Bilişsel Terapi (MBCT) gibi yöntemlerin, hastaların yoksunluk belirtilerini kaygı ile karıştırmadan yönetmelerine yardımcı olduğunu belirtiyor. Terapi, hastaların yeni başa çıkma stratejileri geliştirmesini sağlayarak sürecin başarısını artırıyor.
3. Hastanın Bilgilendirilmesi ve Güçlendirilmesi
Sürecin üçüncü temel yolu, hastayı aktif katılımcı hâline getirmek. New York Üniversitesi’nden Dr. Helen Stein, hastaların ilaç bırakma süreci ve olası yoksunluk belirtileri hakkında önceden bilgilendirilmesinin önemini vurguluyor. Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) kılavuzları da, hastaların semptomlarını takip etmesi ve doktorla düzenli iletişim kurmasını öneriyor. Bu yaklaşım, hastaların kontrol hissini artırarak kaygıyı azaltıyor ve tedaviye uyumu güçlendiriyor.
Uzmanlar, bu üç yöntem bir araya geldiğinde, antidepresanları güvenli ve etkili bir şekilde bırakmanın mümkün olduğunu belirtiyor.
